Bugün, yapmaktan en çok zevk aldığım okçuluk hakkında yapılan bir belgeseli sizlerle paylaşacağım. Türk yapımı olan Türk Okçuluğunun Serüveni adlı belgesel; spor uzmanı, okçu, yay uzmanı ve tarihçilerden oluşan bir grupla çekilmiş, 2020 yılında izleyicilerle buluşturulmuştur. Belgesel yay teknolojisinin gelişimi üzerine bir araştırmadır. Bu belgesel Asurlar ve Hunlar olarak 2 bölümden oluşmaktadır. İlk olarak 1. bölüm olan Asurları sizlerle paylaşacağım.
Öncelikle belgeselin genel akışını paylaşmak isterim. Yaylar dönemlere göre farklılık göstermektedir. İlk yay ve okun bulunmasından itibaren zamanla daha iyileri yapılmaya çalışılmıştır. Yapılan çalışmada ilk ok ve yaydan başlayıp bunun üzerinden türetilen yaylar ve okları inceleyip bu konu üzerinde testler yapmaktadırlar. Yapılan test: farklı yay ve oklar kullanılırken yapılan atışlar sonucu; atıcının vücut dayanıklılığı, yayların gücü, okun yaydan çıkış hızı, farklı ok uçlarının saplanma miktarları, mesafeye göre saplanma miktarları hesaplanmış elde edilen veriler ışığında karşılaştırmalar yapılmıştır.
İnsanlar var olduğundan beri beslenebilmek, barınabilmek ve düşmanlarından korunabilmek için bir takım şeylere ihtiyaç duymuştur. İlk insanlar yakınına yaklaşamadığı hayvanlar için mızrak kullanıyorlardı. Mızrak elle avlanmaya göre avantajlıydı. Ancak mızrağı fırlatma aşamasında geçen süre çoğu zaman avın kaçmasına neden olmaktaydı. Bunun üzerine yeni şeyler denemeye başladılar.
İnsanlığın ateşten sonraki en büyük buluşu ok ve yay. İlk olarak nerede görüldüğü tam bilinmemekle birlikte İspanya da yapılan çalışmalarda mağara duvarlarında ok ve yayın bulunduğu çizimler görülmüş ve bunun MÖ. 18000'lerden kaldığı düşünülmektedir.
Yay öncelikle hayvanları avlamak için kullanılıyordu. Yay daha fazla yiyeceğe ulaşmayı ve dolaylı yoldan nüfus artışına neden olmuştur. Yayın gücü anlaşıldıktan sonra bu etkisi düşman üzerinde kullanılmaya başlandı. İnsanlar yayı geliştirirken elde etmek istedikleri sonuç oku en uzağa en etkili şekilde fırlatmaktı. Savaş alanında bunu kim başarırsa düşmana karşı büyük avantaj sağlamaktaydı.
Yakın zamanda ülkemizde yapılan Yenikapı kazılarında MÖ. 7000'lere dayanan en eski yaylar literatüründe bir yay bulunmuştur.
Asurlulardan kalan resimler sayesinde Asurlu mühendislerin yay teknolojisinde bir devrim yaptığı gözlemlenmiştir. Asurlular farklı malzemeler kullanarak daha güçlü ve kısa yay üretmeyi başarmışlardır.
İskitler (Türk) yaşadıkları dönemin en iyi okçularındandır. İskitlerin ürettiği yayların en önemli özelliği M harfi gibi olması ve oklarının kanca uçlu olmasıydı. Yayın şekli ve yapımından kaynaklı bu yaydan atılan ok daha fazla yol kat edebilmektedir. Hatta neredeyse diğer yayları ikiye katlamıştır. Bu da savaş zamanında ciddi avantajlar doğurmaktaydı. İskitler savaş alanlarında getirdikleri yenilikler sayesinde durdurulamaz bir güç edinmişlerdir. Daha sonraları da atlı okçulukla hem hız kazandı hem de karşı tarafın sayıca üstünlüklerine rağmen başarı elde etmelerini sağladı.
Buraya kadar belgeselin belli kısımlarına değinmeye çalıştım. Beğeneceğinizi umuyorum. 🙊 Ayrıntılarını merak edenler ve bu alanın meraklıları sizde aşağıdaki linkten belgeselin tamamını izleyip öğrenebilirsiniz.
👉 https://youtu.be/Uqq58hrguvw
Türk Okçuluğunun Serüveni 2. bölüm yazısında da görüşmek üzere. 😀
Yine bilgi dolu bir yazı🙂...
YanıtlaSilBir sonrakini heyecanla bekliyorum 🤗